ÖNCE PAZAR, SONRA ÜRETİM
→ Pazarı kurulmamış üretim, çiftçiyi belirsizliğe iter
Tarımda en sık yapılan stratejik hata, üretimi pazarın önüne
koymaktır. Yıllardır çiftçiye “daha çok üret” denilmiş, ancak üretilenin
kime, hangi koşulla ve hangi fiyattan satılacağı netleştirilmemiştir. Bu
yaklaşım, üretimi artırmış gibi görünse de çiftçinin gelirini istikrara
kavuşturamamış, aksine belirsizliği derinleştirmiştir. Tarım savunuculuğu
açısından burada mesele üretim miktarı değil, üretimin hangi pazar mimarisi
içinde yapıldığıdır.
Pazarı kurulmamış üretimin ilk sonucu, fiyat
dalgalanmalarıdır. Çiftçi ekim kararını verirken çoğu zaman gelecek sezonun
fiyatını bilmez. Hasat zamanı geldiğinde ise arzın yoğunlaştığı dönemlerde
fiyatlar hızla düşer. Aynı ürün, bir yıl yüksek gelir sağlarken ertesi yıl
maliyetini dahi karşılamayabilir. Bu dalgalanma, çiftçinin emeğini ve
yatırımını değersizleştirir. Gelirin öngörülemediği bir ortamda, tarım
sürdürülebilir bir meslek olmaktan çıkar.
İkinci sorun, ürün fazlası ile ithalat baskısının aynı
anda yaşanmasıdır. Plansız üretim, bazı ürünlerde yığılmaya yol açarken,
başka ürünlerde arz açığı oluşur. Bu çarpık yapı, iç piyasada fiyat düşüşlerine
neden olurken, ithalat kapısını da açık tutar. Çiftçi ürününü satamazken, ülke
başka bir ürünü ithal etmek zorunda kalır. Bu durum, üreticinin sisteme olan
güvenini zedeler ve tarımsal planlamanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha
gösterir.
Üçüncü ve en yıkıcı sonuç ise pazara erişemeyen
üreticinin borçlanmasıdır. Ürününü değerinde satamayan çiftçi, bir sonraki
sezon için girdi almak zorunda kalır. Bu da krediye, borca ve çoğu zaman yüksek
faizli finansmana yönelmek anlamına gelir. Pazarı olmayan üretim, çiftçiyi
üretici olmaktan çıkarıp borç yönetmeye çalışan bir aktöre dönüştürür. Bu
döngü, kırsalda çözülmenin ve tarımdan kopuşun temel nedenlerinden biridir.
Çözüm nettir ve parçalı değil paket halinde ele
alınmalıdır. Sözleşmeli üretim, çiftçiye hasat öncesinde pazar güvencesi
sağlar. Alıcı garantisi, üretimin boşa gitmeyeceğini teminat altına
alır. Şeffaf maliyet tablosu ise fiyatın nasıl oluştuğunu hem üreticiye
hem alıcıya açık biçimde gösterir. Bu üçlü yapı birlikte kurulduğunda, üretim
planlanabilir hale gelir, gelir öngörülebilir olur ve çiftçi yeniden sistemin
merkezine yerleşir.
Sonuç olarak tarımda asıl soru şudur. Önce üretip sonra
pazar mı arayacağız, yoksa önce pazarı kurup üretimi onun üzerine mi inşa
edeceğiz. Tarım savunuculuğu, ikinci yolu savunur. Çünkü tarımı ayakta
tutan şey yalnızca toprak değil, pazarı olan üretimdir.

0 Yorumlar