TARIM SAVUNUCULUĞU, GELECEĞİ KORUMA GÖREVİDİR
→ Tarım savunuculuğu çatışma değil, sistem kurma işidir
Tarım savunuculuğu, çoğu zaman yanlış anlaşılır. Kimi zaman yalnızca eleştiri yapmak, kimi zaman bir kesimin çıkarını savunmak, kimi zaman da gündem üretmek gibi dar çerçevelere sıkıştırılır. Oysa tarım savunuculuğu, bir itiraz dili değil, bir inşa dili olmalıdır. Çünkü tarım, bir sektör değil, gıda arz güvenliği, halk sağlığı, kırsal istihdam, su ve toprak varlıkları, dış ticaret ve toplumsal refahı aynı anda etkileyen stratejik bir sistemdir. Böyle bir sistemde savunuculuk, çatışma çıkararak değil, ortak aklı büyüterek değer üretir.
Birinci kanıt, tarımda yaşanan sorunların önemli bir bölümünün parçalı politika müdahaleleri ile derinleşmesidir. Bir yıl destek artırılır, başka bir yıl ithalatla fiyat baskılanır, bir başka dönemde denetim sertleşir, sonra geri çekilir. Her başlık kendi içinde doğru görülebilir, ancak birbirine bağlanmadığında sistem çalışmaz. Parçalı müdahaleler, sahada öngörülebilirliği düşürür. Çiftçi neye göre plan yapacağını bilemez. Pazar hangi sinyali alacağını göremez. Kamu da sürekli “kriz yönetmeye” zorlanır. Tarım savunuculuğu tam burada, tek tek önlemler yerine bütüncül sistem tasarımını savunur.
İkinci kanıt, kamu, üretici ve tüketici arasındaki kopukluktur. Üretici maliyet baskısı ile boğuşurken, tüketici pahalı gıdaya tepki verir. Kamu ise hem üretimi korumak hem fiyatı yönetmek zorundadır. Bu üçlü denge, ortak bir veri zemini ve ortak bir dil yoksa kolayca çatışmaya dönüşür. Üretici kendini anlaşılmayan bir kesim gibi görür, tüketici güvenini kaybeder, kamu üzerindeki baskı artar. Oysa çözüm, tarafları karşı karşıya getirmek değil, aynı masaya oturtacak şeffaf bir yönetişim kurmaktır.
Üçüncü kanıt, uzun vadeli plan eksikliğidir. Tarım, bir sezonluk kararlarla yönetilemez. Su varlığı, toprak sağlığı, ürün deseni, genç nüfusun tarımda kalması, lojistik ve işleme altyapısı gibi başlıkların etkisi yıllar içinde birikir. Bugün alınan yanlış karar, iki yıl sonra üretim açığı, beş yıl sonra ithalat bağımlılığı, on yıl sonra kırsal çözülme olarak geri döner. Uzun vadeli plan olmadan tarım, her yıl yeniden başlayan bir belirsizlik döngüsüne dönüşür.
Bu nedenle çözüm paketi, bir kampanya ya da dönemsel bir proje değil, Tarım Savunuculuğu Ulusal Çerçevesi olmalıdır. Bu çerçeve dört ana omurgayı tek sistemde birleştirir. Veri, sahayı ölçer, ihtiyaç ve riskleri görünür kılar. Pazar yönetişimi, üretimi satış güvencesiyle buluşturur, gelir istikrarı üretir. Denetim, sadece ceza değil, risk skoruyla önleyici bir güven katmanına dönüşür. İletişim, kriz dili yerine çözüm dili kurar, kamuoyunu doğru bilgiyle besler, üretici ve tüketici arasında güven köprüsü kurar. Bu modelin çıktısı, daha az gürültü değil, daha çok uyum ve daha yüksek dirençtir.
Son söz nettir. Tarım savunuculuğu bir taraf seçmek değildir, geleceği korumak için sistem kurmaktır. Bugün tarımı koruyan, yarın gıdayı korur. Bugün gıdayı koruyan, yarın toplumsal huzuru korur. Tarım savunuculuğu bu yüzden bir görevdir. Sessiz ama stratejik, kararlı ama yapıcı, eleştirel ama çözüm üretici bir görev.

0 Yorumlar