TARIMDA FİNANSMAN, PARA DEĞİL ZAMAN MESELESİDİR
→ Yanlış zamanlanan finansman, borç üretir, doğru zamanlanan finansman üretimi büyütür
Tarımda finansman konuşulurken çoğu zaman mesele “ne kadar kredi verildiği” üzerinden okunur. Oysa tarımsal finansman, miktardan önce zamanlama problemidir. Çiftçi için nakit akışı, aylık maaş düzeni gibi işlemez. Girdi alımı peşin ya da kısa vadeli, gelir ise hasatla birlikte ve çoğu zaman gecikmeli gelir. Bu gerçeği dikkate almayan her finansman modeli, iyi niyetle de başlasa, sonunda borç sarmalı üretir. Tarım savunuculuğu burada net konuşur. Para tek başına çözüm değildir, doğru zamanda verilen para çözümdür.
İlk kırılma noktası, hasat öncesi ödeme baskısıdır. Çiftçi ekim döneminde tohum, gübre, mazot, ilaç, işçilik ve sulama maliyetlerini üstlenir. Bu maliyetler sezonun başında ve ortasında yoğunlaşır. Ürün henüz tarladayken, borcun taksiti gelmeye başladığında çiftçi ya yeni borçla eski borcu kapatır ya da ürününü hasat öncesi değersiz fiyattan elden çıkarmaya zorlanır. Bu durum üreticiyi piyasa dalgalanmalarına karşı savunmasız bırakır. Gelir daha doğmadan ödeme talep eden sistem, çiftçinin emeğini teminat gibi kullanır.
İkinci sorun, teminat meselesidir. Tarımda birçok üretici, özellikle genç üreticiler ve küçük ölçekli işletmeler, klasik bankacılık mantığının istediği teminatı sunamaz. Teminat sunamadığı için ya finansmana erişemez ya da daha pahalı ve riskli kanallara yönelir. Teminatı olan ise çoğu zaman varlığını ipotek ederek üretim yapar. Böylece tarım, üretim faaliyeti olmaktan çıkar, “ipotek yönetimi”ne dönüşür. Teminatı merkezine alan finansman, tarımın sosyolojisini ve sürdürülebilirliğini zayıflatır.
Üçüncü ve en stratejik sorun, pazar bağlantısı olmayan kredilerdir. Pazar kurulmadan verilen kredi, çiftçiye üretim yaptırır ama satış güvencesi sağlamaz. Çiftçi ürününü satamazsa ya da değerinde satamazsa, kredi geri ödemesi yeniden borçlanmayla yapılır. Bu döngü üretimi büyütmez, borcu büyütür. Üstelik pazar sinyali olmadan yapılan üretim, bazı ürünlerde yığılma, bazı ürünlerde açık yaratır. Sonuçta hem çiftçi zarar eder hem piyasa istikrarsızlaşır.
Çözüm paketi, tarımsal finansmanı “kredi” olmaktan çıkarıp kapalı döngü bir üretim, satış ve tahsilat mimarisi haline getirmektir. Bunun omurgası hasat sonrası geri ödemeli, sözleşmeye bağlı finansman modelidir. Çiftçi kredi kullanır, ancak geri ödeme takvimi hasat ve tahsilat döngüsüne göre tasarlanır. Üretim başlamadan önce alıcıyla sözleşme yapılır, alım koşulları ve fiyatlama çerçevesi netleşir. Ürün kooperatif, birlik veya agregatör yapı üzerinden kabul edilir, satış gerçekleşir, tahsilat tek merkezden yönetilir ve finansman otomatik mahsuplaşır. Böylece finansman, üretimi boğan bir baskı değil, üretimi büyüten bir kaldıraç olur.
Bu modelin kritik çıktısı şudur. Çiftçi “borç ödemek için üretmez”, üretmek için finansmana erişir. Risk yalnızca çiftçinin omzunda kalmaz, sözleşme ve tahsilat sistemiyle paylaşılır. Kamu açısından da destek ve sübvansiyonlar daha hedefli çalışır, verimlilik artışı ölçülebilir hale gelir.
Sonuç açıktır. Tarımda finansman, para değil zaman meselesidir. Yanlış zamanda gelen taksit, doğru üretimi bile yanlış sonuca götürür. Doğru zamanda kurgulanan, pazara bağlı ve hasat sonrası geri ödemeli bir finansman ise çiftçiye nefes verir, piyasaya istikrar verir, ülkeye gıda güvenliği verir. Tarım savunuculuğunun savunduğu finansman, tam olarak budur.

0 Yorumlar