Flash

6/recent/ticker-posts

SU VE TOPRAK YÖNETİMİ TARIMIN GELECEĞİNİ BELİRLER

 


SU VE TOPRAK YÖNETİMİ TARIMIN GELECEĞİNİ BELİRLER
→ Su ve toprak kaybı, üretim kaybından büyüktür

Tarımın geleceğini yalnızca fiyatlar, destekler ya da teknoloji belirlemiyor. En temel belirleyici, toprağın üretme kapasitesi ve suyun sürdürülebilir erişimidir. Bugün tarımın karşı karşıya olduğu en kritik risk, bir sezonluk verim düşüşü değil, üretim kabiliyetini taşıyan iki ana varlığın, suyun ve toprağın sistematik biçimde zayıflamasıdır. Tarım savunuculuğu burada sert bir gerçekliği hatırlatır. Su ve toprak geri çekildiğinde, üretim yalnızca azalmaz, gelecek de küçülür.

İlk risk alanı, su ayak izinin büyümesidir. Su artık yalnızca bir girdiden ibaret değildir, ulusal rekabet gücünü ve gıda arz güvenliğini belirleyen stratejik bir kısıttır. Aynı ürünü farklı bölgelerde üretmek, çok farklı su maliyetleri doğurur. Yanlış ürün deseni, suyu doğru yerde değil, yanlış yerde tüketir. Kısacası mesele “ne üretiyoruz” kadar “nerede üretiyoruz” meselesidir. Su ayak izi yükseldikçe maliyet artar, risk artar, üretim istikrarı zayıflar.

İkinci risk alanı, toprağın organik madde kaybıdır. Organik madde, toprağın su tutma kapasitesini, besin döngüsünü ve biyolojik canlılığını belirleyen temel parametredir. Organik madde düştükçe toprak daha az su tutar, daha fazla gübre ister, daha hızlı yorulur. Bu da hem maliyeti yükseltir hem üretimi kırılgan hale getirir. Toprak sağlığı bozulduğunda, üretim yalnızca miktar olarak değil, kalite olarak da geriler. Tarım savunucusu için bu, sadece çevresel değil, doğrudan ekonomik bir alarmdır.

Üçüncü risk alanı, verim düşüşüdür. Verim düşüşü çoğu zaman “hatalı uygulama” diye okunur, oysa çoğu kez birikimli su ve toprak kaybının geç gelen faturasıdır. Üretici daha fazla sulama yapar, daha fazla girdi kullanır, buna rağmen verim aynı hızla artmaz. Çünkü sistemin taşıyıcı kolonları zayıflamıştır. Bu noktada sorunun çözümü daha fazla kimyasal ya da daha fazla su değildir. Çözüm, doğru planlama ve doğru yönetimdir.

Bu nedenle çözüm paketi, proje bazlı değil havza bazlı tasarlanmalıdır. Havza bazlı ürün deseni, su kısıtını merkeze alarak hangi ürünün hangi bölgede, hangi yoğunlukta üretileceğini belirler. Bunun yanında su verimliliği planı, sulama teknolojisini, ölçümü, izlemeyi ve kayıp kaçak yönetimini kapsar. Verimlilik yalnızca modern sulama ekipmanı değildir, aynı zamanda doğru ürün, doğru zaman, doğru miktar ve doğru veri demektir. Bu planın sahaya inmesi için parsel bazlı ölçüm, eğitim ve performans göstergeleri gerekir.

Sonuç açıktır. Su ve toprak kaybı, üretim kaybından büyüktür. Çünkü üretim kaybı telafi edilebilir, fakat su ve toprağın kaybı çoğu zaman geri dönüşü zor bir eşiğe ulaşır. Tarım savunuculuğu, bugünün verimini değil, yarının üretim kapasitesini korumayı görev bilir. Tarımın geleceğini korumak istiyorsak, suyu ve toprağı yönetmeyi bir çevre başlığı değil, ulusal tarım stratejisinin merkezî omurgası olarak ele almak zorundayız.

Yorum Gönder

0 Yorumlar